
Sevda, Beylerbeyi Escort, tarihi köşklerin ve boğaza bakan zarif evlerin gölgesinde yaşıyordu. Ama onun yaşadığı ev ne tarihi bir yapıydı ne de manzaralı bir daire. Dar bir arka sokakta, kullanılmayan bir nalburun üst katında kiraladığı tek odalı bir dairede kalıyordu. Tavan alçak, pencere küçüktü ama en azından kilidi vardı. İstanbul’da yaşıyorsan bazen sadece bir kilit bile “güven” sayılıyordu.
Sevda, 35 yaşındaydı ama kendi yaşını unuttuğuna emindi. Çünkü yıllardır aynı geceleri yaşıyor, aynı sabahlarla uyanıyordu. Gündüzleri Çengelköy’de bir pastanede bulaşıkçılık yapıyordu. Geceleri ise Beylerbeyi’nin köhne arka yollarında, köprünün gölgesinde kendine bir yer bulmaya çalışıyordu. Kendi deyimiyle, “zenginlerin boğazı seyrettiği ama yoksulların nefes bile alamadığı” bir yerdeydi.
Taş Merdivende Oturmak
Beylerbeyi Escort Bir gece, sevdiği gibi sessiz bir köşede beklerken, köprünün hemen altındaki taş merdivenlerde oturdu. Ay ışığı suya vuruyor, rüzgâr saçlarını savuruyordu. O sırada yanına biri yaklaştı. Genç bir kadın. Müşteri gibi değil, sanki kaybolmuş gibiydi. Gözleri nemliydi, elinde bir sigara vardı ama yakmamıştı. “Yanıma oturabilir miyim?” dedi.
Sessizlik uzadı. Sonra genç kadın anlatmaya başladı: Kocasından kaçtığını, henüz kimseye söyleyemediğini, geceyi geçirecek bir yer aradığını… Sevda onu dinledi. Belki ilk kez birini yargılamadan, acındırmadan. Sonra kendi hikâyesinden bir parça verdi. “Burada kimse seni bulamaz,” dedi. Ceketini çıkardı, genç kadının omzuna koydu.
Sabaha karşı ayrıldılar. Genç kadın teşekkür edip uzaklaştı. Sevda tekrar taş merdivene oturdu. Güneş boğazın üzerinden yavaşça doğarken içinden şu cümle geçti: “Ben hep bir gölgeydim, ama bu gece birinin ışığı oldum.”
Bir yanıt yazın